Yolculuk

Serol Ağazat

info@33-45.net

Yolculuk

Yazı 1

 

Bu satırlara ilk başladığım sıralar Lyon’dan Floransa’ya doğru yoldayım. Dün gece Murat Boz’un Lyon konserini gerçekleştirdik. Kendisinin “O Ses Türkiye” çekimleri sebebiyle hafta içleri Kasım başında başlamış olduğumuz Avrupa turnesine ara vermek durumunda kalıyoruz. Avrupa’yı biraz gezmek için müthiş bir fırsat olduğuna karar vererek hafta içleri İstanbul’a gitmekten vazgeçip kendimi yollara vurdum.

 

Fakat yolculuk bununla sınırlı değil. Hayatin tamamı bir yolculuk ve ne yalan söyleyeyim bizim kendi planladığımız tren/uçak yolculuklarına pek benzemiyor. Kendi dinamiği, kendi kararları var. “Hayat, siz planlar yaparken başınızdan gecenlerdir” demiş ya bilge bir kişi. İşte o hesap.

 

Benim kariyer yolculuğum da bu şekilde başladı. Üniversitenin ilk yıllarında, (1995-1999) bir yandan bir heavy metal grubunun davulcusu iken bir yandan da biraz para kazanmak istemiştim. Marks & Spencer’da satış elemanı olarak çalışıyordum ve bir işim olmasından, kendi paramı kazanıyor olmaktan ziyadesiyle memnundum. 1. Sene bir satış asistanı olarak, 2. Sene yardımcı yönetici olarak ve 3. Sene ise departman yöneticisi olarak çalışmaktaydım. Yukarı doğru bir grafikle başarılı diyebileceğimiz bir yolculukta ilerlemekteydim. Bana her şey doğal akışında görünürken ve kendimle ilgili mağazacılık sektöründe planlar yaparken bir gün çocukluk arkadaşımdan bir telefon aldım.

 

"Moruk, Pentagram konseri olacak. Bostancı Gösteri Merkezinde ve ben kulis yöneticisi olarak çalışıyorum. Yardıma gelsene."

 

Yani adam şunu diyor. "En beğendiğin gruplardan birinin konserine gel, para verip bilet almana gerek yok, hatta kulise elini kolunu sallaya sallaya gir çık, grup elemanlarıyla takıl."

 

Rüya gibi!

 

Üzerine atladığım bu fırsatın hayatıma nasıl bir yön vereceğinden habersiz, mağazadaki izin günümü konsere denk getirerek Sertaç’a yardıma gittim. Sertaç daha önce IKSV ve Pozitif ile bazı islerde çalışmış. Tecrübeli. Yabancıların kulislerinde neler istediğini, üst düzey projelerde kulislerin nasıl yapıldığından haberdar. Pentagram kulisini Metallica kulisi gibi hazırlıyoruz. Kuş sütü eksik. Patlamış mısır makinesi bile getirmişiz. Grup bize bayılıyor. Biz gruba zaten bayılıyoruz. Keyiften uçacak gibiyim.

 

O gece zevk içinde hülyalı bir şekilde yatağımda yatarken sanırım hayalini kurduğum o mağazacılık kariyerini ilk tekrar gözden geçirişimdi.

Bunu bir Led Zeppelin konseri, bir rave ve bir Moonspell konseri izledi. Hepsine gönüllü olarak Sertaç’a yardım için gitmiştim.

 

Bundan bir sene sonra, mağazayı bırakmıştım ve ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Kafayı konser prodüksiyonlarında çalışmaya çok fena takmıştım. Bir müzisyen olamayacağım ve kravat gömlek içinde mağazacılık sektöründe beni bir geleceğin beklemediği aşikâr hale gelmişti.

 

Ülkede konser sektörünün en büyük ismi Ahmet San’dı ve orada çalışan Ebru Toparlı’nin annesi annemle ayni şirketteydi.

 

Şirketin telefon numarasını ondan buldum ve aradim. Telefonu açan adama: (Harun Suer)

 

"Merhaba, Ahmet San ile görüşebilir miyim?" Dedim.

 

Nereden geliyor bu rahatlık hiç bir fikrim yok. 22 yaşının gerzekliği diyebiliriz.

 

Kısa bir sessizlik ve:

 

- Konu nedir acaba?
- Ben şirketinizde çalışmak istiyorum. Nasıl görüşebilirim kendisiyle?
- Ben sizin telefonunuzu alayım böyle bir ihtiyaç olduğu takdirde sizinle irtibata gecelim.
- Ben yine de gelsem bir görüşsek Ahmet Bey’le?
- Yazın konserlerimiz olacak. O konserlere gönüllü olarak katılabilirsiniz belki. Mayıs’ta irtibat kurun konuşalım.
- Yok ben şirkete girip devamlı çalışmak istiyorum.
- Bakın... Bizim şirketimizde toplam -çaycı dahil- 5 kişi çalışıyor. En yeni eleman benim ve 5 senedir buradayım. Yani o -kadar değişken, kalabalık bir ekip değiliz. Konserler için geçici ekiplerimiz olur sonra dağılırlar. Başka yapabileceğimiz bir şey yok su anda.

 

Harun bana Mayıs’ta ara diyor. Aylardan Ocak. Ben para kazanmaya alışmışım bir kere. Nasıl geçireceğim 5 ayı? Haftada bir aramaya başladım. Harun’la habire muhabbet ediyoruz. Sıkılmadan, telefonlarıma cevap veriyor, anlatıyor. Neticede Mayıs’ta görüşmek üzere kapatıyoruz. Ben haftaya yine arıyorum.

 

Neticede Mayıs geldi. Haziran’da bir konser olacağını söylediler. Haziran başı ofise gelmemi, beni gönüllü olarak o konserde çalıştıracaklarını söylediler. Ben Mayıs ortası gittim.

 

Ofise bir gittim ki, konser Metallica konseri. Havalarda uçuyorum. Pentagram’la nasıl takıldık? O şekilde James’i göreceğim, Lars’la davul muhabbeti yapacağım, Kirk’e neler anlatacağım, Jason zaten abim benim. Bana bir de bunun için para verecekler!

 

Bu konserin detaylarına başka bir zaman girerim. Pek öyle düşündüğüm gibi olmadı tabii ama bana muhteşem bir kapı açtı. Prodüksiyon amiri Charlie ile tanıştım. Yemişim James’i. Artık kafamda bambaşka bir kariyer planı var. Freelance prodüksiyon amiri olacağım ben.

 

O sene Ahmet San Prestij Müzik’e ortak oldu ve bütün prestij sanatçılarıyla konserler yapma planı vardı. Ekibe ihtiyacı oldu tabii ve çalıştığım ilk konserler olan Metallica, James Brown ve Bryan Adams’tan sonra ofise girdim. Yani Harun’la yaptığımız o konuşmadan 6 ay sonra yanındaki masada çalışmaya başlamıştım. Beraber pas kart hazırlayıp, PVC yapıyorduk.

 

İlk işim ise Özcan Deniz turnesiydi.

 

Aralık ayında, otobüsle, Istanbul – Elâzığ – Van – Kars – Istanbul!!!

Hizmetler bulunuyor...